-
1 kalıbı değiştirmek
= kalıbı dinlendirmek арго сыгра́ть в я́щик, отда́ть концы́ -
2 kalıbı dinlendirmek
-
3 kalıp
трафаре́т (м)* * *озвонч. -bı1) фо́рма, болва́нка, шабло́нkalıp[ını] almak / çıkarmak — формова́ть, отлива́ть в фо́рму
kalıba dökmek — отлива́ть в фо́рму, формова́ть [мета́лл]
kalıba geçirmek / koymak / vurmak — надева́ть на коло́дку
ayakkabı kalıbı — сапо́жная коло́дка
biçki kalıp — вы́кройка
harf kalıbı — ма́трица ( для отлива типографских литер)
şapka kalıbı — болва́нка для ша́пок
2) кусо́к, брусо́к (чего-л.)peynir kalıbı — голо́вка сы́ра
iki kalıp sabun — два куска́ мы́ла
3) перен. вне́шность, вне́шний вид; оболо́чкаkalıbına bakarsan aslan gibi — с ви́ду он про́сто лев
4) патро́н, образе́ц для вы́кройки••- kalıbını basmak
- kalıbı değiştirmek
- kalıbı dinlendirmek
- kalıp gibi oturmak
- kalıp gibi serilmek
- kalıp gibi uyumak
- kalıptan kalıba girmek
- kalıp kesilmek
См. также в других словарях:
kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek) — argo ölmek Hekimler epeyce çalıştılar, ilaç verdiler ise de fayda etmedi. Bir hafta sonra kalıbı dinlendirdi. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük